7 Aralık 2024 Açılara Giriş Dersinin Transkribi

7 Aralık 2024 Açılara Giriş Dersinin Transkribi

*Dersimin bu yazılı versiyonunu kaynakta ismimi ve bu sayfanın linkini ekleyip paylaşabilirsiniz. Aksi durumda kendinize bedelleri ağır olan bir karma yaratmış olursunuz. Naçizane uyarımdır.

Herkese merhaba, bugün 7 Aralık 2024. Açılar konusuna giriş yapıyoruz ve bugün genel olarak açılar ve yüzeysel olarak anlamlarından bahsedeceğiz. Her hafta yeni bir açıyı ayrı ayrı hem burçlar hem gezegenler üzerinden işleyeceğiz. Açılara giriş dersini başlatıyorum.

Astrolojide çeşitli referans noktaları bulunur. Bunlar; burçlar, gezegenler, asteroitler, ev girişleri ve ana akslar gibi unsurlardır. Her biri, astrolojik yorumda dikkate aldığımız temel göstergelerdir. Bu göstergeler arasında oluşan etkileşimlere "açı" denir.

Açılar, bu referans noktalarının birbirleriyle nasıl bir ilişki kurduklarını, yani iletişim durumlarını gösterir. Bir referans noktası, başka bir referans noktasıyla etkileşim halindeyse, bu bize onların arasındaki enerji akışına dair bilgi verir. Ancak bu iletişimin nasıl olduğu önemlidir. Bunu anlamanın ilk adımı, bu etkileşimin hangi burçlar üzerinden kurulduğuna bakmaktır. Çünkü burçlar, her bir referans noktasının doğasını belirler.

Örneğin bir gezegen belirli bir burçta yer aldığında, o gezegenin doğası o burcun nitelikleriyle şekillenir. Diğer taraftan, gezegenin kendisi de bir davranış biçimi veya fonksiyon olarak değerlendirilir. Dolayısıyla bir gezegen, kendi doğasına sahip bir burç içinde, başka bir gezegenle iletişim kurduğunda, burada hem davranış hem doğa bazında bir etkileşim söz konusudur.

Genellikle astrolojik yorumlarda gezegenler arası açılar ele alınır. Ancak burçların doğaları göz önünde bulundurulmadan yapılan yorumlar eksik kalabilir. Bu nedenle gezegenler arasındaki iletişimi değerlendirirken, öncelikle burçların birbiriyle olan ilişkisine bakmak gerekir.

Bu konuyu şöyle bir benzetmeyle somutlaştırabiliriz: 360 derecelik bir yuvarlak masa düşünün. Bu masanın etrafına gezegenler veya referans noktaları oturmuş. Bazıları birbirini görebiliyor, dolayısıyla iletişim kurabiliyor. Bazıları ise birbirine arkasını dönmüş; iletişim kopuk ya da mümkün değil. İşte açılar, bu masa etrafındaki etkileşimleri anlatır.

Astrolojinin temeli matematiktir. Zodyak çemberi 360 derecelik bir dairedir ve bu daire 12 eşit parçaya bölünür. Her bir parça 30 derece uzunluğundadır ve bu parçalara burç (İngilizce "sign") denir. Her burcun kendine ait bir doğası vardır: element (ateş, toprak, hava, su), nitelik (öncü, sabit, değişken) gibi. Bu doğalar, diğer burçlarla olan açı ilişkilerinde önemli rol oynar.

Bu burçların içinde yer alan gezegenler birbirlerine baktıklarında, yani belirli matematiksel uzaklıklarda konumlandıklarında, aralarında açı oluşur. Örneğin:

  • 0° → Kavuşum (Conjunction)

  • 60° → Sekstil (Sextile)

  • 90° → Kare (Square)

  • 120° → Üçgen (Trine)

  • 180° → Karşıtlık (Opposition)

Ancak antik kaynaklarda kavuşum açısı, diğer açılar kadar vurgulanmaz. Çünkü o dönemde kavuşum, gezegenlerin aynı yerde durduğu durumdan çok, birlikte değerlendirilme hali olarak ele alınmıştır. Modern astrolojide ise kavuşum, en temel açılardan biri olarak kabul edilir.

Sonuç olarak, astrolojide açı dediğimiz şey sadece matematiksel bir ölçü değil, aynı zamanda referans noktaları arasındaki iletişimin dilidir. Bu dili doğru okuyabilmek için hem gezegenlerin işlevlerine hem de içinde bulundukları burçların doğalarına dikkat etmek gerekir.

Aslında gökyüzünde gezegenler yan yana durmuyor olabilir. Onların uzaydaki konumları birbirinden farklı ve aralarında mesafeler vardır. Örneğin, Güneş’in etrafında dönen Merkür belirli bir uzaklıkta bulunur. Ancak biz Dünya’dan, yani geocentric (yermerkezli) bakışla gökyüzüne baktığımızda, bu gezegenleri sanki yan yanaymış gibi görürüz. Bu görsel yakınlık, onları aynı burcun içinde ya da komşu burçların derecelerinde algılamamıza neden olabilir. Oysa bu, onların gerçekten kavuşumda olduğu anlamına gelmez.

Kavuşum açısı, iki gezegenin ya da referans noktasının birbirine çok yakın derecelerde bulunduğu durumu ifade eder. Bu yakınlık aynı burçta olabileceği gibi, bir gezegen burcun son derecesindeyken diğeri bir sonraki burcun ilk derecesinde de olabilir. Bu durumda da kavuşum sayılır. Burada önemli olan “orb” adı verilen tolerans aralığıdır. Her gezegenin kavuşum kabul edilen belirli orb dereceleri vardır. Hangi gezegenin, hangi gezegenle kaç derece içinde kavuşum sayılacağını ileriki derslerde detaylı olarak inceleyeceğiz.

Genel anlamda kavuşum, bir birleşmeyi temsil eder. Bu birleşme iki gezegen arasında olabileceği gibi, bir gezegenle bir harita noktası (örneğin yükselen ya da MC gibi) arasında da olabilir. Örneğin Merkür ile Satürn kavuştuğunda, bu iki gezegenin fonksiyonlarının birleştiğinden bahsederiz. Bunu daha somut anlatmak gerekirse: Elimizde bir bardak su ve bir miktar kola var. Biraz su, biraz da kola eklediğimizde ortaya ne saf su ne de saf kola çıkar; ikisinin karışımı olur. Kavuşum da böyle bir birleşimi simgeler. Hangi gezegenin daha etkili olduğu konusu ise bazı astrolojik kurallara bağlıdır. İleride bu kuralları da öğreneceğiz. Böylece bir kavuşumda hangi gezegenin diğerine ne kadar etki ettiğini, bu karışımın hangi elementten ne kadar taşıdığını daha iyi anlayacağız.

360 derecelik zodyak çemberini bölerek elde ettiğimiz diğer açılar da önemli. Örneğin 360’ı ikiye böldüğümüzde 180 derece elde ederiz ki bu da karşıt açıyı ifade eder. Bu açı, bir gezegenin tam karşısında başka bir gezegenin yer almasıdır. Genellikle karşıt burçlar arasında görülür: Koç–Terazi, Boğa–Akrep, İkizler–Yay, Yengeç–Oğlak, Aslan–Kova, Başak–Balık gibi. Ancak orb dahilinde bu burçlar dışında da karşıt açı oluşabilir. Örneğin Koç burcunun son derecelerinde olan bir gezegen, Akrep’in ilk derecelerinde yer alan bir gezegenle karşıtlık yapabilir. Bu tür açılara bazen mecazi olarak yalancı açı veya ayrık açı denir. Açılar eğitiminin içinde daha detaylılı olarak ayrık ve partil açılar gibi kavramları da bu bağlamda öğreneceğiz.

Üçgen açı ise 360 derecenin üçe bölünmesiyle oluşur ve 120 derecelik bir açıyı ifade eder. Üçgen açı, aynı element grubuna ait burçlar arasında gerçekleşir: Ateş burçları (Koç–Aslan–Yay), Toprak burçları (Boğa–Başak–Oğlak), Hava burçları (İkizler–Terazi–Kova), Su burçları (Yengeç–Akrep–Balık) arasında bu tür açılar görülür. Örneğin Yengeç ve Akrep burçlarında yer alan iki gezegen arasında orb dahilinde 120 derecelik bir üçgen açı olabilir- ayrık üçgen (üçgen kurallarına uymadığı için)

Açıları anlamak için burçlar arası elementsel ve açısal ilişkileri bilmek, sayı saymaktan daha pratiktir. Eğer gezegenlerin hangi burçlarda olduğunu bilirseniz, aralarındaki açıları hesaplamak çok daha kolay hale gelir. Ayrıca, eski astrolojik kaynaklarda bu “orb” kavramı yer almasa da, modern astrolojide çok önemli bir yere sahiptir ve detaylarını ileriki derslerde öğreniyor olacağız.

Eğer bir gezegen Yengeç burcunda, bir diğeri de Akrep burcundaysa—derecelerine bakılmaksızın—bu iki gezegen arasında bir üçgen açı (trine) olduğu kabul ediliyor. Özellikle bazı yeni astroloji ekollerinde bu yaklaşım benimseniyor. Üçgen açı, 360 derecenin üçe bölünmesiyle oluşan ve yaklaşık 120 derecelik bir açıdır. 

Buna benzer şekilde, 360 derecenin dörde bölünmesiyle ise 90 derecelik bir açı, yani "kare açı" (square) ortaya çıkar. Kare açı, astrolojide genellikle “sert açı” olarak değerlendirilir.

Bunu şöyle düşünebiliriz: 360 derecelik yuvarlak bir masa hayal edin. Bu masanın köşelerine oturan kişiler, birbirlerini görmek için başlarını çevirmek zorundadır. Bu karşılıklı bakışma, çaba gerektirir ve bu yüzden “sert” olarak tanımlanır.

Açılar genel olarak “sert” ve “yumuşak” olmak üzere iki gruba ayrılır. Ancak, bu ayrım mutlak değildir. Tıpkı burçların veya gezegenlerin “gölge” ve “sağlıklı” yönleri olduğu gibi, sert açılar da olumlu yönler barındırır. Örneğin, karşıt açılar (opposition) da sert açılar kategorisindedir fakat bireye olaylara iki yönlü bakma yetisi kazandırır. Mesela Koç ve Terazi burçlarında gezegenleri olan biri, her iki burcun özelliklerini geliştirebilir ve bu da kişiye büyük bir içsel denge ve zenginlik kazandırır.

Karşıt açıya sahip olmayan bireyler için ise bu tür bir çift taraflı bakış açısı daha zor gelişebilir; çünkü haritalarında bu yönde bir potansiyel enerjiden yoksundurlar. Onlara bir başkası farklı bir görüş sunduğunda, bunu içselleştirebilecek ya da anlayabilecek bir karşılık enerjileri olmayabilir.

Kare açıya dönersek, bu açı da mücadele ve gelişimle ilişkilidir. Hayatında engellerle, meydan okumalarla karşılaşan kişi, aynı zamanda bu zorluklarla başa çıkma ve hatta onları aşma kapasitesine de sahiptir. Yani, “Sen bana engel koydun, ben de ona karşı koyuyorum” enerjisi devrededir. Bu da kişide yüksek bir motivasyon yaratır.

Bu nedenle açılara bakarken sadece zorluk ya da kolaylık olarak değil, içerdikleri potansiyeller açısından da değerlendirme yapmak gerekir. Sert açıların da kendi içinde önemli gelişim fırsatları sunduğunu bilmek gerekir.

90 derecelik kare açı, iki gezegen (veya bir gezegenle referans noktası) arasında gerçekleşebilir. Sayıların numerolojik veya ezoterik anlamına burada girmeyeceğim çünkü zaman sınırlı. Ancak merak edenler için, örneğin “4” sayısının neden bu kadar yapı kurucu veya zorlayıcı etkiler taşıdığını numeroloji ya da ezoterik bilgiler ışığında araştırmaları faydalı olabilir.

Kare Açı ve Anlamı

Kare açı, iki gezegen arasında 90 derecelik mesafe olduğunda oluşur. Bu açı, gezegenlerin kişinin hayatında birbirine engel teşkil eden etkiler yarattığını gösterir.

Örneklerle açıklayacağız: Hangi gezegen hangi gezegenle kare açı yaparsa ne anlama gelir, bunu konuşacağız.

 

🔹 Kare Açı Nasıl Bulunur?

Kare açıları parmakla saymak yerine burçların niteliklerine göre daha kolay tespit edebilirsiniz.

Aynı nitelikteki burçlar (öncü, sabit, değişken) birbirine kare açı yapar:

    • Öncü burçlar: Koç, Yengeç, Terazi, Oğlak

    • Sabit burçlar: Boğa, Aslan, Akrep, Kova

    • Değişken burçlar: İkizler, Başak, Yay, Balık

🔹 Aynı Nitelik, Farklı Polarite

Aynı nitelikte ama farklı cinsiyette/polaritede olan burçlar karşıt açı yapar.

    • Örnek: Yengeç ve Oğlak — ikisi de öncü ve dişi burçlar olduğundan karşıt açı yaparlar, kare değil.

      • Yengeç ↔ Koç (kare)

      • Yengeç ↔ Terazi (kare)

      • Terazi ↔ Oğlak (kare)

      • Koç ↔ Oğlak (kare)

🔹 Sabit Burçlarda Kare ve Karşıt Açı

Kova ve Akrep arasında kare açı vardır.
Boğa ve Akrep aynı cinsiyettedir (dişi), bu yüzden karşıt açı yaparlar.
Boğa, sabit nitelikte ve dişi enerjidedir. Eril sabit burçlar olan Kova ve Aslan'a kare açı yapar.


🔹 Aklınızda Tutmanız Gereken Formül

Aynı nitelikteki farklı cinsiyetteki burçlar → kare açı

Aynı nitelik + aynı cinsiyetteki burçlar → karşıt açı

🔹 360 Derece ve Açılar

360 derece 5'e bölünmez. Bu nedenle klasik majör açılar arasında yer almaz.

360 ÷ 5 = 72 derece → Bu açı minör (tali) açı olarak kabul edilir.

🔹 72 Derecelik Açı ve Önemi

72 derece, insana dair bir açıdır. 5 sayısı, insanın 5 parmağı gibi doğal yapılarla ilişkilendirilir.

Bu açı, kişinin doğuştan gelen yeteneklerini gösterir.

Haritada 72 derecelik açı yapan gezegenler varsa, bu kişinin özel yeteneklerini anlamak için önemli bir göstergedir.

🔹 Majör ve Minör Açı Ayrımı

Astrolojide 5 temel majör açı vardır: Ptolomik açılar diye de adlandırılır.

  • 360° ÷ 1 = Kavuşum

  • 360° ÷ 2 = Karşıt

  • 360° ÷ 3 = Üçgen

  • 360° ÷ 4 = Kare

  • 360° ÷ 6 = Sekstil
    Diğer bölünmeler (360° ÷ 5, ÷ 7, ÷ 9 gibi) minör açılar olarak adlandırılır.

🔹 Majör ve Minör Açıların Etkisi

Genel kanıya göre:

  • Majör açılar → Büyük olaylar, güçlü etkiler

  • Minör açılar → Küçük olaylar, detay etkiler

Ancak benim kişisel gözlemim ve deneyimim:

  • 45°, 135°, 150° gibi minör açılar da kişinin hayatında büyük etkiler yaratabiliyor.

  • Bu yüzden ben derslerde bu açılara önemli ölçüde yer veriyorum, hatta bazen majör açılardan daha fazla.

360 dereceyi altıya böldüğümüzde karşımıza 60 derecelik bir açı çıkar. Astrolojide bu açıya “sekstil” adı verilir ve bu açı, burçlar arasında belirli bir ilişkiyi ifade eder. Bu ilişkiyi anlamak için burçları sırayla düşünelim: Koç, Boğa, İkizler, Yengeç, Aslan, Başak, Terazi, Akrep, Yay, Oğlak, Kova ve Balık. Burada Koç’tan İkizler’e, İkizler’den Aslan’a, Aslan’dan Terazi’ye, Terazi’den Yay’a, Yay’dan Kova’ya ve Kova’dan tekrar Koç’a doğru ilerlediğimizde her biri arasında 60 derecelik bir açı olduğunu görürüz.

Bu 60 derecelik açılar, aynı cinsiyete sahip burçlar arasında oluşur. Yani ya her ikisi de eril (aktif) ya da her ikisi de dişi (pasif) enerjidedir. Bu ortak enerji, burçlar arasında bir tür uyum yaratır. Ancak bu uyum, 120 derecelik üçgen açı kadar güçlü değildir. Çünkü üçgen açıda yalnızca cinsiyet değil, aynı zamanda elementleri de ortaktır. 

Sekstil açıda ise yalnızca cinsiyet aynıdır; element ve nitelik farklı olabilir. Örneğin Koç (ateş elementi, öncü nitelik) ile İkizler (hava elementi, değişken nitelik) arasında bir sekstil açı vardır. Bu durumda bu iki burç arasında belirli bir akış ve destek vardır ama bu destek sınırlıdır. Uyumu sağlayan sadece enerjilerinin (erkeksi/aktif) aynı olmasıdır.

Açılar, gezegenlerin ve önemli noktaların birbiriyle kurduğu iletişim yollarıdır. Örneğin kavuşum açısı, iki gezegenin aynı burçta ve çok yakın derecelerde bulunması durumudur. Bu açıda gezegenlerin enerjileri birleşir ve birlikte çalışır. Örneğin Güneş ve Ay aynı burçta kavuştuysa, kişinin bilinçli yönü (Güneş) ile bilinçdışı yönü (Ay) aynı şekilde çalışıyor demektir. Bu durum, kişinin iç dünyasıyla dış dünyası arasında büyük bir bütünlük olduğunu gösterebilir. Ancak bu aynı zamanda çeşitliliğin az olduğu bir durumdur; örneğin hem anne hem baba benzer karakterde olabilir.

Kavuşum açısı iyi mi kötü mü demek zordur çünkü bu, kavuşan gezegenlerin doğasına bağlıdır. Örneğin Aslan burcunda Güneş ile Satürn kavuştuysa; Güneş burada çok güçlüdür çünkü yöneticisidir, fakat Satürn bu burçta zarardadır. Bu durumda Güneş’in gücü, Satürn’ün doğasını zorlayabilir. Kişi güçlü bir kimlik arzusuna sahip olabilir fakat sorumluluklarını başkasına devretme eğiliminde olabilir. Örneğin bu kişi yüksek standartlar ister ama bu hedeflere ulaşmak için gereken disiplini ve yapıyı başkalarından bekler. Kendi içindeki otorite figürü güçlü olabilir ama dış dünyadaki kuralları uygulamada zorlanabilir.

Güneş ve Satürn’ün buradaki çatışması, aynı zamanda yönettikleri burçların da karşıt olmasıyla ilgilidir. Güneş Aslan’ın, Satürn Kova’nın yöneticisidir. Aslan ve Kova burçları karşıt oldukları için, bu gezegenler de doğaları gereği çatışma içindedir. Bu nedenle bu tür bir kavuşum uyumlu değil, daha çok içsel bir gerilim yaratır.

Sonuç olarak kavuşum açısı kendi başına ne iyi ne kötüdür. Önemli olan kavuşan gezegenlerin kim olduğu, hangi burçta bulundukları, o burçta rahat mı zorlanıyor mu oldukları, hangi evlerde yer aldıkları ve hangi evleri yönettikleridir. Tüm bu etkenler bir araya gelerek bize kişinin haritasındaki enerjinin nasıl çalıştığını anlatır.

Bazı insanlar olayların sadece kendi perspektiflerinden değil, başkalarının bakış açısından da değerlendirmesini yapabilirler. Bu, onlara güçlü bir farkındalık kazandırsa da zaman zaman içsel çelişkiler yaşamalarına neden olur. Özellikle astrolojik olarak karşıt burçlarda yerleşmiş gezegenler bu çelişkiyi daha da derinleştirebilir.

Örneğin, Güneş Koç burcunda olan bir kişi, doğası gereği bireyselliğine ve kendi isteklerine odaklanır. “Ben kimim? Ne istiyorum? Kendi yolumu tek başıma yürümek istiyorum” gibi güçlü bir motivasyona sahiptir. Ancak eğer bu Güneş’in tam karşısında, Terazi burcunda yerleşmiş bir Satürn varsa, kişi aynı zamanda başkalarıyla uyumlu, dengeli, ilişkisel bir yapı kurma sorumluluğunu da taşır. Satürn burada yüceldiği için çok etkilidir ve kişiyi sosyal ilişkilerde denge, ahenk ve adalet arayışına zorlar.

Bu durumda kişi, bir yandan kendi bireysel özgürlüğünü yaşamak isterken, diğer yandan da “Peki ya öteki insan ne düşünüyor? Onun ihtiyaçları ne?” sorularıyla sürekli bir içsel sorgulama yaşar. Bu da “ben” ile “biz” arasında git-gel yaşamasına neden olur. Kişi hem kendi kimliğini gerçekleştirmek hem de başkalarıyla uyum içinde olmak isterken, hayat boyunca bu iki uç arasında denge kurmaya çalışır. Bu süreç kolay değildir, özellikle de otorite figürleriyle (örneğin baba veya toplumsal kurallar) yaşanan çatışmalar dengeyi daha da zorlaştırabilir.

Benzer bir durum Güneş ile Jüpiter arasındaki karşıt açıda da yaşanabilir. Diyelim ki Güneş Koç’ta, Jüpiter ise Terazi’de yer alıyor. Bu durumda kişi bir yandan tek başına yol almak, kendi hedeflerine göre ilerlemek isterken, öte yandan “İşbirliği yaparsam, başkalarıyla uyumlu olursam, büyürüm” inancını taşır. Bu da kişide yine bir içsel gerilim yaratır: Kendi yolumdan mı gitmeliyim yoksa ortaklıklarla mı büyümeliyim?

Tüm bu karşıt açılar kişinin yaşamında büyük deneyimler ve önemli içsel gelişimler getirir. Özellikle inanç sistemi, kültürel değerler, kimlik yapısı gibi temalarda derin dönüşümler yaşanabilir. Bu gezegenlerin yer aldığı evler ve yönettikleri alanlarda önemlidir. Karşıt açının gerçekleştiği evde olay yaşanır; ancak asıl sonuç gezegenin yönettiği ve yüceldiği evde alınır.

Örneğin, karşıtlık 3. ve 9. ev aksında gerçekleşiyor olabilir. Ancak bu gezegenler aynı zamanda 4. ve 6. evlerin yöneticisi olabilir. Bu durumda kişi, iletişim, eğitim veya yolculuklarla ilgili yaşadığı bir durumu, ailesi veya günlük yaşam düzeni üzerinden deneyimleyebilir. Hatta bu, bir sağlık sorunu ya da ailevi bir mesele şeklinde hayatına yansıyabilir.

Sonuç olarak, astrolojik karşıt açılar, kişinin kimliği ile çevresi, arzuları ile sorumlulukları, bireyselliği ile ilişkileri arasında denge kurma mücadelesini simgeler. Bu mücadele kolay değildir ama sonunda kişiye derin bir farkındalık ve bilgelik kazandırır.


Burada bir kavuşum açısı var mı, ona bakalım. Örneğin, aynı burçta yerleşmiş Ay ve Jüpiter var: Ay 23 derecede, Jüpiter ise 15 derecede. Aralarında 8 derecelik bir fark var.

Ay ve Güneş’in orb (etki mesafesi) payı geniştir. Güneş için 15 dereceye kadar, Ay içinse 12 dereceye kadar orb alınabilir. Jüpiter’in orb payı daha dardır; genellikle 8 derece civarındadır.

Bu örnekte Ay için 12, Jüpiter için 8 derece alırsak, toplamda 20 derece yapar. Ortalama orbu hesaplamak için bu toplamı ikiye böleriz ve 10 derece elde ederiz. Aradaki fark 8 derece olduğuna göre, bu mesafe orb sınırları içindedir. Bu durumda, Ay ile Jüpiter kavuşumda diyebiliriz.

Peki bu ne anlama gelir?
Ay; ihtiyaçlarımızı, dürtülerimizi, eksikliklerimizi ve duygusal tepkilerimizi temsil eder. Jüpiter ise büyüme fonksiyonumuzdur. Yani bizi büyüten, geliştiren şeydir: Bilgi, deneyim, hayat tecrübesi.

Bu kavuşumun olduğu gökyüzü konumunda bilgi, iletişim, entelektüel zeka, merak ve öğrenme arzusu ön plana çıkıyor. İnsanlar daha fazla konuşmak, bilgi alışverişi yapmak, yeni bağlantılar kurmak, daha fazla gezip görmek, zihinsel olarak aktif olmak istiyor. Bu ihtiyaçlar hem dürtüsel olarak ortaya çıkıyor hem de kişiyi geliştiren bir etki taşıyor.

Bu açıdan bakıldığında, yılın son dolunayı olan İkizler Dolunayı’nın etkisi altında, bilgi paylaşımı, iletişim kurma ve sosyalleşme temaları çok güçlü şekilde vurgulanıyor.

Şimdi karşıt açılara bakalım.
Dolunaylar, Ay ve Güneş’in birbirine 180 derece karşıt durduğu zamanlarda gerçekleşir. Ay fazları da bu ilişki üzerinden belirlenir. Güneş, sistemimizin merkezi ve ışık kaynağıdır. Ay’ın Güneş’le olan bağlantısı, bu fazları oluşturan temel etmendir.

Örneğin Venüs ve Mars’ın karşıt açısı. Bu iki gezegen birbirine karşıt burçlarda yerleşmiş: Venüs Terazi’nin, Mars ise Koç’un yöneticisi. Aynı zamanda Venüs Boğa’nın, Mars Akrep’in yöneticisidir. Yani bu gezegenler doğaları gereği zaten birbirine zıt ve rekabet içindedir.

Bu tür karşıtlıkları şöyle düşünebiliriz: İki farklı görüşe sahip iki insanın karşı karşıya gelmesi gibi. Bu bir siyasi görüş ayrılığı olabilir, dini farklılık olabilir, hatta kadın ve erkek gibi iki farklı enerjinin çatışması da olabilir.


Mars ve Pluto’nun karşıtlığı ise biraz farklı.
İkisi de Akrep burcunun yöneticileri (Mars klasik, Pluto modern). Bu durumda aynı dili konuşuyor gibiler, ama fikir ayrılığı içindeler. Yani aynı konuda ama farklı bakış açılarına sahipler. Bu tür bir karşıtlıkta, zıtlık daha çok fikir düzeyindedir.

Venüs ve Mars karşıtlığını Aslan ve Kova ekseni üzerinden de inceleyebiliriz.
Burada Aslan burcundaki Venüs, “Ben kendi merkezimdeyim, kendimi ifade etmek istiyorum” derken; Kovadaki Mars daha kolektif, daha toplumsal bir bakış açısıyla hareket eder. İkisi de sabit burçlardır ama biri ateş, diğeri hava elementi. Ayrıca ikisi de eril enerji taşıyor. Bu sebeple aralarındaki karşıtlık daha çarpıcı hale gelir: Biri bireyselliği savunur, diğeri topluluğu.

Mars ve Venüs Karşıtlığı Üzerine

Mars bizim mücadele gezegenimizdir. Bu dönemde, kendimi ortaya koymak, kim olduğumu göstermek ve kendimi gerçekleştirmek için savaşıyorum. Ne istediğimi, neyin benim için önemli olduğunu göstermek üzere sahnedeyim. Mars Aslan burcunda; yani bireysel olarak kendini göstermek isteyen, sahneye çıkan bir enerjiyle hareket ediyor.

Öte yandan Venüs Kova burcunda. Kova burcu bireyselliği temsil eder; yani özgünlüğü, farklı olmayı. "Ben herkes gibi değilim. Kendime özgü yanlarım var." demektir. Ancak bu özgünlük, bireyin sadece kendini ortaya koyma arzusu değil; aynı zamanda topluluklar içinde yer alarak, gruplarla birlikte var olma becerisidir. Venüs Kova'dayken, farklılıkları bir araya getiren, gruplarla sosyalleşmeyi destekleyen bir enerji taşır. Yani herkesin kendi olduğu gibi kabul edildiği, birlikte var olabildiği bir alan yaratır.

Dolunay sürecinde bu iki gezegenin karşıtlığı bizi etkiliyor. Bir tarafta bireysel olarak kendini göstermek isteyen, mücadele eden figürler var. Bu figürler erkek enerjisini temsil edebilir; çünkü Mars Aslan’da, liderlik ve öne çıkma arzusuyla ilgili. Diğer tarafta ise daha uzlaştırıcı, birleştirici figürler var. Venüs’ün Kova’daki konumu, bu insanları gruplar içinde bir araya getirmeye çalışıyor. Bu karşıtlık, bireysellik ile topluluk arasında bir gerilim yaratıyor.

Buna ek olarak Plüton da bu sürece dahil oluyor. Mars ile Plüton arasında bir karşıt açı var. Plüton güçle ilgilidir. Kova burcundaki Plüton ise bireysel güçten çok toplumsal gücü temsil eder. Bu da önümüzdeki 20 yıllık dönemde, insanlığın bireysel değil, kolektif olarak güçleneceğini gösteriyor. Ancak Plüton’un doğası gereği bu dönüşüm yıkımla başlar. Siyasi yapılar, topluluklar, dernekler yeniden şekillenecek. Bu nedenle Plüton ile Mars’ın karşıtlığı, iki güçlü savaşçının çatışması gibi görülebilir: Mars öne çıkmak için savaşırken, Plüton gücü tamamen ele geçirmek için mücadele eder. Burada büyük bir güç savaşı yaşanıyor.

Aslan burcundaki Mars bireyi temsil ederken, Kova burcundaki Venüs ve Plüton kolektifi temsil ediyor. Bu, bir anlamda artık etkisini kaybetmeye başlamış bir kralın –yani Mars’ın–, güçlü kolektif enerjiler tarafından meydan okumaya maruz kalmasını simgeliyor.

Bu karşıtlık dışında gökyüzünde olumlu bir üçgen açı da mevcut. 

Mars ile Merkür arasında ateş elementinde bir üçgen açı var. Mars Aslan’da, Merkür Yay’da yer alıyor. İkisi de ateş elementinde olduğu için bu açı oldukça uyumlu. Mars mücadele tarzımızı gösterirken, Merkür de iletişim tarzımızı, düşünce yapımızı anlatır. Bu üçgen, mücadele ile iletişim arasında destekleyici bir akış olduğunu gösteriyor.

Merkür Yay burcunda olduğu için yabancılar, kültürler, felsefi konular, keşfetme arzusu gündemde olabilir. “Gerçek bilgi nedir?” sorusu etrafında düşünmek, bu süreçte bizi motive eden, mücadele gücümüzü artıran bir etki yaratıyor. Mars’ın savaşma gücü, Merkür’ün bilgi ve iletişimle olan akışı sayesinde daha etkili hale geliyor.

Bugün bu konuşmamda yalnızca gökyüzündeki bu açılara odaklandım. Bireysel haritalar üzerinden örnekleri ise bir sonraki konuşmamda paylaşacağım.

Evet, üçgen açıdan sonra 360'ın dörde bölünmesiyle meydana gelen kare açıdan bahsedeceğiz. Bakalım şimdi. Mesela burada birçok kare açı var şu anda ama mesela en uzun zamandır gerçekleşen Satürn ve Jüpiter arasındaki kare açıdan bahsedelim. 



Bakın aynı niteliklere sahipler. İkisi de değişken. Birisi havanın değişkeni ikizler, birisi suyun değişkeni balık. Dolayısıyla aynı niteliklere sahipler. hemen orblarına bakıyorum birisi 15 derece birisi 13 derece dolayısıyla 2 derece yakınlaşan çünkü jüpiter geri dönmüş satürne doğru yakınlaşan bir kare açıya doğru gidiyor dolayısıyla kuvvetli bir açı aslında bu şimdi yine ilk başta neye bakıyorum ilk başta hangi burçlarda olduğuna bakıyorum yani bunlar hangi doğaların içerisinde Birbirlerine kare yani mücadele, engel olmaya çalışıyorlar. Şimdi bir tarafta ikizler burcu var, bir tarafta da balık burcu var. İkizler burcu bizim sorgulamakla, soru sormakla, merakla, iletişimle, ondan sonra network kurmakla ilgili olan burcumuz.

Böyle bir enerji var bu burcun içerisinde. Dolayısıyla burada tamamen bu ne, şu ne, o ne, bu ne diye devamlı bir soru sorma hali var. Devamlı bir konuşma var. Olanı olduğu gibi oradan oraya, oradan oraya taşımak var. Nuray şöyle söyledi, Ayşe şöyle söyledi, Fatma böyle cevap verdi. Biliyor musun şu sana şu soruyu sordu, onun cevabında şunu şöyle söyledi, sen de bunu bil. Veya işte benim bir arkadaşım var, şöyle bir işte CV'si var, onun CV'si sizin iş yerinde, işte şu pozisyona uygun, o arkadaşımı seninle tanıştırayım mı veya ben bir iş yapmak istiyorum, bir takım işte satışlar yapmak istiyorum, bunu gel beraber araştıralım, sende bu konuyla ilgili bir bilgi var mı gibi. Böyle bir network ağ oluşturur. Sen de şunu görmüştün ben, onu bana versene, ben onu şurada kullanayım gibi.

Böyle bir devamlı bir network ağının içerisinde olmak demek ikizler burcu. Balık burcunda ise daha fazla bir kaos var. Kaosun içerisinde sürüklenen bir enerji var. Yani burada bir kolektif bir enerji, balık enerjisi ve bu kolektif enerjinin içerisinde aslında her şeyin bir düzenin içerisinde olduğunu ve bunu insanın yapabileceği değil de daha yüksek bir kuvvetin bunu gerçekleştirdiğine inanmak var. Yani burada Aslında ben bu sistemin içerisinde çok küçük bir parçayım ve bu sistemin aslında yapabileceğim çok bir şey yok. Çünkü bu sistemin aslında büyük bir kurucusu var ve her şeyi zaten o kontrol ediyor ve bu sisteme benim bir şekilde ayak uydurmam gerekiyor. Dolayısıyla burada somutluk ile soyutluğun arasında kalmış olmak veya akışa uyup akışın götürdüğü yere gitmek. İşte buna fedakarlık diyebilirsiniz, merhamet diyebilirsiniz, birlik bilinci diyebilirsiniz. Böyle bir enerji var burada.

Dolayısıyla burada soru sormak böyle bir akışın içerisine Zorluk çıkartıyor. Yani zaten her şey olması gerektiği için oluyordur diyen bir balık var. Ve orada niye ama öyle diye soran bir ikizler enerjisi var. Dolayısıyla niye ama öyle diye sorulan yer diyor ki bunu sana anlatamıyorum. O da diyor ki o zaman ben sana inanmıyorum. O da diyor ki Ama senin bu kadar soru sormanda hiç doğru değil. Sen hiçbir şeye inanmıyor musun? Daha büyük bir aklın olduğuna inanmıyor musun? İkizler de diyor ki o zaman bana bunu göstermelisin. Bu bilgiyi sana kim verdi? İspatla bana bunu gibi birbirlerine bu şekilde meydan okuyorlar. İkizler ve balık burcunun arasındaki kare bu şekilde çalışıyor. Şimdi fonksiyonlara bakalım. Satürn ikizler burcundayken bu büyüme fonksiyonuydu. Yani eğer ki ben daha fazla bilgiyi toplarsam ve aktarırsam büyürüm, bu şekilde zenginleşirim.

Yani bu zenginleşmek illaki maddi anlamda değil. Bilgi olarak herkes nasıl büyüyor? Bilgiyle büyüyor, deneyimle büyüyor. Dolayısıyla soru sorarsam ve cevap alırsam ve cevaplar üretirsem ve aklımı kullanırsam büyürüm ile Saturn balık zaten benim bu sistemin içerisinde öğrenmem gereken şey bu büyük aklın her şeyi kontrol ettiğini ve bizden daha büyük, insandan daha yüce bir sistemin aslında bu sistemi kurduğunu öğrenmeye çalışıyorum. Dolayısıyla burada büyüme fonksiyonu ile yapılandırma fonksiyonun arasında bir engel oluyor. Yani sistemin içerisinde olan her türlü kaos kişinin büyümesine engel oluyor. Kişinin inançlarına engel oluyor. Bu mesela Jüpiter yayılmayla alakalı Satürn sınırlarla alakalı yayılmaya çalışan bilginin sistemden engellendiğini, büyük planın içerisinde engellendiğini, yayılamayacağını, bilginin yayılmasının engellendiğini, buradaki kaostaki kuralların Bilginin yayılmasını engelleyeceğini veya insanların ulaşımının engellenmesini gösteriyor. Mesela bu Dolunay'da ve uzun süredir bu Jüpiter-Satürn karesi var balık ve ikizler burcunda.

Dolayısıyla burada sınırların açılmasının engellenmesi veya İnsanların iletişiminin engellenmesi gibi konular uzun süredir zaten gerçekleşiyor. Tüm dünyada sadece ülkemizde değil. Dolayısıyla bu dolunayda da böyle bir etki varmış. Sonra 60 derecelik bir açımız var. Ne demiştik? 60 derecelik açı aynı cinsiyete sahip birbiri arasında bir burç olan. 2 burç arasında gerçekleşiyor Bunların arasında 60 derecelik açı oluyor Bir bakalım 60 derecelik açı kimlerin arasında var Burada Göremedim Bakayım Evet Daha fazla karelerde falan da var da Burada 60 derecelik açıyı Göremedim arkadaşlar Bu haritada Yok. Ne yapalım? Mesela şöyle yapalım. Kendimiz gezegen uyduralım o zaman. Evet.

Varsayalım ki işte vakti zamanında ne vardı? Mars Yengeç Burcu'ndaydı. Mars Yengeç Burcu'nda varsayıyoruz. Tamam mı? Bu Mars. Mars 24 derece yengeç burcunda olduğunu düşünelim. Tabii şuralarda bir yerde olması gerekiyor Mars'ın. Tam yerine koyalım. 24 derece yengeç yapalım. Şuralarda. Mars 24 derecede yengeç burcunda. Dolayısıyla kiminle burada 60 derecelik açı yapacak? Uranüs ile Mars 60 derecelik birbiriyle açı yapacak. Bakın ikisi de dişi. Boğa burada, yengeç burada. İkisi de dişi. Ne elementsel olarak ne niteliksel olarak aralarında bir bağlantı yok. sadece cinsiyet olarak bir bağlantı var. Dolayısıyla bu zayıf bir aslında destek. Zayıf bir destek. Çünkü sadece cinsiyet olarak birbirleriyle bağlantı da var. Şimdi bakalım Mars Yengeç Burcu'nda yani Yengeç Burcu ile Boğa Burcu arasında 60 derecelik bir açı var dedik. Dolayısıyla önce burçsal olarak bakacağız.

Boğa burcu kaynak yaratıp kaynaklara sahip çıkmak ve bununla güvence sağlamak. Yengeç burcu korumak, kollamak, beslemek, büyütmek ile alakalı. Dolayısıyla kaynak yaratıp kaynaklarına sahip çıkarken koruma, kollama, besleme durumunu rahat bir şekilde gerçekleştiriyor. Korumak için kaynak var. Kaynak varsa korunma, besleme sağlanabiliyor. Dolayısıyla bunların arasında 60 derecelik açı olduğu zaman olay bundan ibaret olacak. Peki fonksiyonlar, gezegen fonksiyonlarını devreye sokalım hemen. Mücadele ediliyor. Ne için mücadele ediliyor? Orada aileyi, yuvayı. Veya işte vatanı Yengeç burcunun temsil ettiği her şeyi Korumak, kollamak Büyütmek Beslemek için Mücadele ediliyor Uranüs boğa burcundayken Uranüs Bir şeyden özgürleşmek demek Bir şeyin özgürlüğünü sağlamak demek Neyden özgürleşiliyor? Boğadan Yani aslında orada Kaynaklar çeşitlendirilirse eğer ve kaynaklar değiştirilirse eğer yani çeşitli kaynaklar sağlanmaya çalışıyor. Yani şu anda işte 7 yıl. boyunca Uranüs boğaburcundaydı. Dolayısıyla işte insanlar farklı yatırım araçlarına yönelmeyi öğrendiler.

İnsanlar daha farklı işte kaynak yaratmak yani bu illaki parayla da alakalı değil. İşte belki kendilerini güvence altına alacak işte bir ev sahibi olmayı deneyimlediler. Belki farklı yatırım araçları, belki farklı kendilerine değer yaratacak şeylerin peşine düşüldü. Tüm dünyada bu böyle gerçekleşti. Dolayısıyla burada farklı kaynaklar, farklı değerler, farklı kendinin geleceğini ve şu anını garanti altına Almak için farklı kaynaklara yönelmek kişinin ailesi, yuvası, vatanı, kökleri için mücadele etmesine destek oluyor, yardım ediyor anlamına geliyor burada. Kişi bu konuyla ilgili evet farklı kaynaklar yaratıyorum, bunları değiştiriyorum, bunlarla ilgili bir farklılık ortaya çıkartıyorum ve ailemin ailemin, köklerimin, kendimin güvenliği, kendimin de güvenliğini sağlamak için burada bu kaynaklar bana destek oluyor diyor. Evet, bu majör açılarda arkadaşlar. 5 tane majör açımız. Bu şekilde özetleyelim. Kavuşum açısı, karşıt açı, üçgen açı, kare açı ve 60 derecelik açı.

5 temel majör açımız. Ve bunlarda bakarken bunların doğalarıyla beraber bu gezegenleri önce burçlarında yani önce burçların arasındaki iletişimi konuşuyoruz. Sonra gezegen fonksiyonlarını dahil edip cümlemizi bu şekilde kuruyoruz. Evet. Güzel. Şimdi Bir saati yine geçtik. Güzel. Katılımımız da güzel. Şimdi sizin sorularınızı alabilirim arkadaşlar. Mikrofonu açıyorum. Chat'i açıyorum. Okey. Bakıyorum. Okey. Elinizi kaldırmayı da açıyorum. Ve buradan bana soru sorabilirsiniz şimdi. Şurayı açalım. Bir 10 dakika süremiz var. 10 dakika içerisinde sormak istediğiniz bir sorunuz varsa sorun lütfen. Bu dersin kaydını da Drive'a yüklenecek. Direkt benimle paylaşılanlara bastığınız zaman Drive'da karşınıza çıkacak arkadaşlar. Hani her hafta size mail gelmeyecek. Siz kendi Drive'ınıza girdiğiniz zaman ders sonra da yüklenmiş göreceksiniz.

Merhaba. Merhaba. Hocam öncelikle çok teşekkür ediyoruz. Böyle bir imkanı tekrar sunduğunuz için bize ikram ediyorsunuz. Allah'ın ikramı size ve aileniz olsun. Çok kalpten dua ediyorum. Çok teşekkür ederim ve ben sizi çok seviyorum. Öyle böyle değil. Allah daha çok sevsin. Evet bu arada ben Ayşegül Karasın. Önceki derslere de katılmıştım. Daha sonra işte iki öncü burç sahibi olduğum için Güneş yengeç yükselen terazi olarak Bir de Sadasati'deyim Satürn'ün balıkta Ondan dolayı tekrarlarını izleyebildim Ama siz de şu anda tekrar izlemek büyük bir mutluluk verdi bana Sorum şu hocam acılarla ilgili Şimdi bu hani her haritada Bazılarının öyle bir haritası var ki yani doğuştan mı şans hiç karesi olmaz mı bir insanın ya? Güzel soru. Yani bu neden kaynaklanıyor?

Şimdi aslında hiç karesi olmayan insan devamlı hani evet çok şanslı gibi görünüyor ama bakın şimdi size öyle bir şey anlatacağım ki Onların aslında ne kadar şanssız olduklarını fark edeceksiniz. Şimdi, evet, hiç karesi olmayan bir haritaya sahip olan bir insan, önüne herkesin böyle altın tepsiyle bir şeyler koyduğu bir insan. Tamam mı? Güzel. Fakat yaşam öyle bir yaşam değil. Kimse bu dünyaya yan gelip yatmaya gelmiyor. Hele ki haritası böyle üçgenlerle, atmışlarla dolu olan bir insanın vereceği sınavlar daha zorlu oluyor. Neden? Çünkü bu insanlar hiç ringe çıkıp antrenman yapmamış insanlar. Varsayalım şimdi, haritasında hava üçgeni var, işte toprak üçgeni var, ateş üçgeni var. Mesela şu anda gökyüzünde. Satürn, Jüpiter karesi var. Mesela hava üçgeni olan bir insana illaki o havanın içerisinde değişkeni var. Ve şu anda gökyüzünde bir değişkenlerde tekare var.

O kişinin hayatında şu anda mesela Satürn o kişiyi zorluyor. Ama bu kişi hiç antrenmanlı değil. hiçbir zaman kavgaya çıkmamış. Hiçbir zaman birisi ona meydan okumamış. Hep önüne gelmiş. Bu kişi şu anda ne yaşıyordur mesela? Depresyon. Kaos. Çünkü bilmiyor. Savaşmayı bilmiyor. Dolayısıyla her şeye böyle o süper, bu harita süper. Mesela o harita ilerleyecek. İlerletilmiş haritasında orada o üçgenler Bozulacak, kareye gidecek. Gökyüzündeki gezegenler ilerleyecek, onları kareleyecek. Dolayısıyla o kadar da süper, ballı falan diye düşünmeyin. Çünkü hepimiz bu yaşamda zorluklara geldik. Öğrenmeye geldik. Aynen öyle. Çok teşekkür ederim bilgileriniz için. Bir de bir düzeltme yapmak istiyorum. Siz Sada Sati döneminde değilsiniz. Satün balık olmanız değil, ay balık olmanız eğer. Ay balık olsaydınız. Ay balığım hocam, ay balığım. Tamam, şimdi oldu. Hiç sorma, her tarafım berbat. Ay balığım hocam ben. Tamamdır. O da mevcut. Ne ararsan var, bende yok yok. E olsun, sizden önce de bir sada sati, mesela ay kovalar satı satıdaydı. Değil mi? Şimdi de balıklar var. Koçlara gidecek. Sonra bu. Bu böyle. Hepimiz deneyimleyeceğiz bunları. Kolaylıkla olsun. Çok teşekkür ederim. Tabii ki Neptün-Uranüs arasında 60'lık tabii ki sayılır. Neptün-Uranüs jenerasyonu var zaten. Neptün-Uranüs 60'lığı, Neptün-Plüto 60'lığı bunlar 70 ve 80 hatta 90'ların başına kadar devam eden jenerasyonlar bunlar. Bunlar jenerasyon her etki. Evet. Güzel. O zaman record'u kapatıyorum arkadaşlar.

 

Bloga dön